19 Ağustos 2011

İSRAF


Bugünkü konumuz İSRAF. Televizyon izlemekle pek aram yoktur bilenler bilir. Bazen sadece göz ucuyla bakıyorum. Denk geldikçe dikkatimi bir şey çekiyor, bilhassa Türk yapımı dizilerde. Manzara şöyle; aile sofrada, yemek yenecek. Sofrada çeşit bol, yiyecekler, içecekler, tatlılar, tuzlular...
Ne ala Allah arttırsın. Yanlış olansa yemek bitip herkes sofradan kalkınca ortaya çıkan manzara. Herkesin tabağındaki yiyecekler olduğu gibi duruyor, bardakların yarısından fazlası dolu... Ya da bir cafe manzarası, çift canımsın, cicimsin muhabbetinin ardından kalkıyor elele. Ne o bardaklardaki çaylar olduğu gibi duruyor.... 

Yerli dizilerin bu kadar çok izlendiği, çoluk çocuk her kesimin bu yapımlardan etkilendiği ülkemizde aslında diziler halkımızı eğitmek için çok güzel birer eğitim aracı olabilir bence. Herkes yiyeceği kadar yemeği tabağına alsa ve sonuna kadar bitirse, cafeden ayrılmadan esas kız esas oğlana "sevgilim iki saniye bekler misin, bardağımdaki çayı bitireyim de öyle kalkalım" dese, kullanılmayan odalardan çıkarken lambalar söndürülse fena mı olur? 

Bu bilinci edinmiş toplumlar boşa giden bir pirinç tanesinin değerini altına eşdeğer saysa; herkes dünyamızın nimetlerinden sadece "TÜKETEBİLECEĞİ" kadarını kullansa ve fazlasını çarçur edip başkalarının hakkını gasp etmese ve GEREKSİZ TÜKETİP İSRAF etmese ne güzel olurdu...İşte o zaman ne Somali'de açlıktan çocuklar ölür, ne çevre kirlenir, ne de türler yok olurdu.......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder