27 Kasım 2012

EKOLOJİK TARIM










En son ne zaman bir elma kurdu gördünüz? 

Ben görmeyeli çok oldu. Belki benim çocuklarım “Elmanın kurdu mu olur anneeee, kurtlar hayvanat bahçesinde yaşar... Yine çıldırdın sen.” diyecekler çocukluğumu onlara anlatırken. 
Ya da en son ne zaman “Ah yaz gelse de bol bol patlıcan alsak imam bayıldı, patlıcan oturtma, kızartma yapsak…” diye iç geçirip takvimlerde günleri saydınız…

Bunlar ne kadar eskide kaldı değil mi? 


Artık canımız domates istese yaz mı kış mı demeden alıveriyoruz marketlerden. Mango, kivi, avokado bizim manavda bile satılıyor.

Sulu sulu minnacıcık biberler yerlerini koskocaman yemyeşil plastik kadar diri biberlere bıraktılar çoktan. Tadı madı yok...


Zar gibi incecik, ferahlık kokan maydanozlar vardı eskiden, şimdi neredeyse bir maydanoz yaprağından sarma yapabileceksiniz…

Ne kadar değişti değil mi düzen? İlk zamanlar garip geliyordu, bizler de alıştık şimdi.

Cennet gibi bir ülkemiz var; yanlışlıkla bir zeytin çekirdeği düşse toprağa ona bile analık edecek kadar gönlü zengin ve bereketli topraklar. Sebzenin her türlüsüne meyvenin yedi sülalesine bağrını açar bu verimli ovalar…

Biz ne mi yapıyoruz? İşin kolayına kaçıyor, ekmiyor biçmiyoruz artık. İthal ediyoruz o boyalı oyalı hormonlu ve hatta GDO’lu sebzeyi, meyveyi, tohumu…


Çünkü büyüklerimiz desteklemiyor tarımı, çünkü eğitimsiz çiftçi, çünkü yol göstereni yok, destekleyeni yok… Ekip biçmek zor, zahmetli ve emeğinin karşılığını alamıyor köylü. İşin de kolayına kaçıveriyor bu nedenle köylü, satıp savıyor toprağı. Gidip marketten alıyor sonra elinin altındakini...Ben gözümle gördüm köyde köy bakkalından konserve salça alanı...

Avrupa, Amerika yıllarla birlikte artan hastalıklar, kanser, bozulan düzenin nedenini döktü ortaya. Yediklerimiz o kadar yapay ve o kadar lezzetsiz. Yarardan çok zarar. 

Eskiler; ninelerimiz, dedelerimiz gibi ekip biçmenin en doğru olduğunu yeniden keşfetti. Adına da Organik / Ekolojik / Biyolojik Tarım dedi.

Peki nedir bu ekolojik tarım?

Hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren tarımsal düzen. Esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncinin arttırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden; bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışını değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şekli.

Avrupa’da tam anlamıyla ekolojik tarım 1972 li yıllarda başlamış olup yurdumuz 1992 yılında tam anlamıyla sertifikalı üretime güzel İzmir ile başlamıştır. Şöyle bir ilginç durum vardır ki yurdumuz verimli toprakları ve üretim kalitesi ile bir çok Avrupa ülkesine ihracat yapacak konuma gelmiştir; ancak ne yazık ki organik kurallar çerçevesinde üretilen ürünlerin neredeyse “hiç” kısmı Türkiye içinde tüketime sunulmaktadır. Türkiye bu konuda ihracatçı özelliğini korumaktadır. Son 5 yıl içinde organik ürünler yurt içi satışlarında piyasaya sunulmak üzere ithal edilmekte olup bu ülkelerin başında Fransa, İtalya ve Almanya gelmektedir. Ancak izlenen yollar geri çağırıldığında Türkiye’ nin bu ülkelere önemli ölçüde organik tarım ürünü ihraç ettiği bulunabilir. Yani bizim onlara yarı mamül olarak sattığımız yurdumuzun bağrından çıkan organik ürünleri tekrar onlarca liraya paketlenmiş olarak geri almaktayız…Çok garip…



Gelin beraber bu karmaşaya dur diyelim ve verimli toprak anamızı daha fazla ağlatmadan ne yapabiliriz onu belirleyelim…


Haydi kızlar tarıma :))

4 yorum:

  1. Canım Mahzun prensesim, aynı kaygıları ben yaşıyorum. O yüzden Kıbrıs'a taşındığımdan beri kendim ekip biçmeye çalışıyorum. Hiç bir kimyasal kullanmadan, ilaç kullanmadan. Oldukça zor çünkü nasıl yapılır, nasıl ekilir onu bile doğru düzgün bilmiyorum. Geçtiğimiz sene ilk ekip biçmeye başlayacaktık. İnternette bimilyon yazı okudum. SOnra ektiğim domatesler hastalandı. Organik tarımla ilgili sitelerden yardım istedim bir sürü yere email attım. ne yapabilirim kimyasal kullanmadan nasıl kurtulabilirim diye tek bir yerden yanıt alamadım.. :( Doğru düzgün domates bile yiyemedik haliyle. Bu sene yine kararlıyım. Hiç bir katkı kullanmadan ürün yetiştirmek istiyorum. Çok haklısın birşeyler yapılmalı. Biliçsizce kullanılan hormonlara, kimyasallara bir dur denilmeli.. Ben burada yaşamaya başladıktan beri elma kurdu görür oldum :)

    sıcacık sevgilerimle

    YanıtlaSil
  2. Canım çok haklısın, aslında bende bazı şeyleri duyduğumda ağzım açık kalıyor, biz kaliteli ürünü satıyoruz ucuza, pahalıya kalitesizini alıyoruz.

    Çok güzel yazmışsın ağzına sağlık :) daha duyarlı ve akıllıca davranmamız gerekiyor aslında!

    sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!

    YanıtlaSil
  4. merhaba ziyaretinize geldim yerden göğe kadar haklısınız
    allaha emanet olun

    YanıtlaSil