20 Ekim 2008

BÜYÜYÜNCE YAPACAKLARIM....



Küçüklükten beri en sevdiğim şeydir hayaller dünyasında yolculuğa çıkmak. Zaman zaman sizlere de anlatıyorum ya aklıma gelenleri.

Kimi bir bir gerçek oluyor bu hayallerin kimisi de buruk bir tebessüm olarak kazınıyor hafızama. En çok da yağmurlu günlerde bulutların hareketlerini izlerken hayaller kurarım ben. Ya da dalgasız dümdüz bir denizi seyrederken. Bu hayaller bomboş pembe panjurlu ev hayalleri değildir sadece. Geleceğimi şekillendiririm dimağımda ya da geçmişimi sorgularım hafızamda. Yapmak istediklerimi isteyip de yapamadıklarımı hatırlarım bir bir.

İşte bu hayallerimden biridir balıkçı olmak...

Ya da bir balıkçı karısı....







Ne kadar huzurlu gelir bana avlanırken balıkçılar. Ağlarını tamir ederken yılların yorgunluğu kayıp gidiverir ellerinden sanki. Ya da geceleri balıkları ağlarına yönlendirmek için "pat pat" diye kocaman tokmaklarıyla denizi dövme sesleri ninni gibidir. İnanırım ki hayata karşı tüm öfkeleri bu dövüşlerle kaybolur gider. Eylül ayının gelmesini dört gözle beklerim ben bu yüzden. Balıkçılar o zaman gelirler benim küçük kasabama. Bazen Ayvalık'dan, bazen taa İstanbuldan. Şuayip Ketenci, İdris Reis gelmesini dört gözle beklediğim balıkçı tekneleridir.

Her akşam Aliağa'ya, Bademli'ye Çandar'lı körfezinin zengin balıklarına evsahipliği yapan açıklarına gider bu tekneler. Sabah daha kasaba halkı uyanmadan da dönerler kasaları sardalya, kefal, çipura, sarıkanat ile dolu olarak. Ben ise erkenden uyanır ve bu cümbüşü yakından izlemek için taş iskelenin direklerinden birine yaslanırım. Yanımda da bedavacı bir sürü kedi ile...

İzmir'e, İstanbul'a büyük şehirlere gidecek olan kasalar ayrılır önce ve buzhane arabaları yanaşır iskeleye birbir. Gümüş rengi tazecik balıklarla dolu kasalar yüklenir sırayla. Artanlar ise uykucu kasaba halkının satın alması için ayrılır. 2 kilosu 1 lira... Sadece yanınızda naylon bir poşet getirmeniz gerekir ama. Çünkü teknede yok. Sakın "Nasılsa iskelenin karşısındaki kahvenin köşesindeki fırından alırım" diye düşünmeyin evden çıkarken. Çünkü fırıncı bıkmış poşetlerini bir bir balık almak için gelenlere vermekten. O yüzden kapısına bir yazı asmış. "Balık için poşet verilmez" diye. Teknelerin önü meraklı kalabalık ve balık satın almak isteyenlerle dolup taşar. Bedavacı kediler de nasiplenir bu hengameden. Balıkçıların eli bol, nasılsa mevsim sonbahar denizde balık bol. Esirgemezler o yüzden.

Tutulan balıklar bitince sıra ertesi günkü ava hazırlanmaya gelir. Önce güverte yıkanıyor bol suyla genç tayfalarca. Sonra rengarenk kazaklar, fanilalar, çoraplar yıkanıp diziliyor iplere. Bir yandan da ağlardaki delikler onarılıyor yazınki kadar yakmayan öğle güneşi altında. Acıkan genç balıkçılar bıkmışlar belli balık yemekten ki kebap, lahmacun yiyiyorlar bir yandan. Yaşlı olanlarsa altın değerinde biliyor balığı ve kızgın zeytinyağında kızartıyorlar papalinaları....








Ben de karides aldım bu sefer. Biraz da tekir. (Balıkçı Recep Amca böcek diyor adına ben karides. )Kabuklarını ayıkladılar benim için. Tarifini de öğrendim hem güvecinin salatasının. Tam bir bardak suyu koyacaksınız tencereye dedi balıkçı ısrarla ama tam bir bardak su olacak. O kaynayınca içine karidesleri atacaksınız. 5 dakika sonra hemen alın ve üzerine zeytinyağını limonunu tuzunu soğumadan dökün. Onlar demlenirken roka, dereotu, domates doğrayın minik minik. Tekirleri de tava yaptım.


Güzel ve huzurlu bir günün sonunda lezzetli ve sağlıklı bir salata ile çıtır çıtır tazecik pembe tekirler.

Ne güzel bugün hem karnım hem de ruhum doydu.

İşte bu yüzden ben büyüyünce bir balıkçı olmaya karar verdim.....



4 yorum:

  1. Zevkle okudum...Cok cok guzel bir yazi yine..Kendimi de buldum yazinda..Tebrik ediyorum seni, yazilarin hic bitmesin.Cok sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş derler. Sen yine de büyüyünce balıkçı olma. Uzaktan sev balıkçılığı, balıkçıları.Balıkçılık o kadar özlenecek bir iş kolu değil.
    Rumelifenerli bir balıkçı ailesinden geldiğim ve çocukluğum onların arasında geçtiği için bu satırları rahatça yazabiliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba hemşehrim,uzun bir aradan sonra aranızdayım.Sizlri bıraktığım gibi bulmaktan dolayı da çok mutluyum.Yazın beni o kadar duygulandır ki ,yüreğine sağlık.Tebrikler.Artık buralardayım,beklerim,sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Prensesciğim,

    iyi bayramlar dilerim, nerelerdesin neler yapıyorsun? Önceden daha sık yazardın ama şimdi sesin çıkmıyor.

    sevgilerimle

    YanıtlaSil