Merhaba arkadaşlar;
Bundan bir 15 sene evvel bana hamsili pilav deseydiniz böğğk derdim size ön yargılarla dolu bir şekilde... Hamsi ve pilavın yan yana gelmesi, el ele bir tencereyi doldurmasını aklım bir türlü almazdı.
Hiç tatmadım, aramadım, sormadım merak da etmedim senelerce...
Karadenizli arkadaşımın sofrasında yedim içtim annesi babası ve kardeşleriyle beraber bir çok Karadeniz yemeğini ancak, hiç hamsili pilava denk gelmedim.
Sonra bir Karadeniz turuna da çıktım kız başıma orada da kayganasından, kuymağına yedim de bir buna denk gelmedim yine...
Çalışma hayatına başladım ardından. Bazen üretim kısmına geçer ve çalışanlarla sohbet ederdim. Bir gün sen nerelisin, ben nereliyim diye konuşurken gördüm ki çalışanların neredeyse yüzde sekseni Ordu'lu. İçlerinde bir Nurten ablamız vardı. Gelinleri de İzmirliymiş. İşte evlendikten sonra Karadeniz mutfağını öğrenmişmiş de hepsini geçmiş diye anlattı. Konu yine döndü dolandı hamsili pilava dayandı. Ben yine iki lezzeti bir arada tahayyül edemediğimi söyledim.
Bir sabah ofise gelince mis gibi kokular karşıladı beni... Meğer Nurten ablamız benim için kocaman bir tepsi yapıp göndermiş... Sigarasının ilk nefesini çekenler gibi ürkek ve kararsız aldım ilk çatalı... Sonra hamsili pilavsız geçen yıllarımın acısını çıkarırcasına kaşıkla daldım :D hapır hupur...
Yaa ben yıllarca neyin derdindeymişim de kaçmışım yemekten. Midye dolmaya bayılan biri nasıl olur da hamsi ile pilavı buluşturamaz zihninde diye dövündüm ardından...
O günden sonra bir daha yemedim, ancak benim eski halim gibi yüzünü buruşturana ne güzel bir lezzet olduğunu anlattım dilim döndüğünce.
Sonra yemek antolojilerini karıştırırken hayretle gördüm ki pilavla balık birlikteliği Ege ve bilhassa İzmir mutfağına da hiç yabancı değilmiş....
Geçtiğimiz hafta senenin ilk hamsisini alınca nereden düştüyse aklıma hamsili pilav yapma sevdasına tutuldum...Tarifleri taradım, okudum ve en sonunda bizimkilerin de damak tadına uyacağını düşündüm tarifi uyguladım...
Ancak pişmiş halini ne yazık ki fotoğraflayamadım. Pişerken ortaya çıkan nefis kokuyla mutfağa dadanan (bakınız alttaki fotolar) küçük pisi ve babası olan büyük pisi "aman durun ben daha süsleyip fotoğraf çekecektim" diye ağlanmamı duymamazlıktan gelip sofraya kuruldular...
Size de şimdiden afiyet olsun efem...
MALZEMELER:
1 kg kılçığı ayıklanmış hamsi
1,5 su bardağı pilavlık pirinç
2 adet kuru soğan
1 tatlı kaşığı kuş üzümü (bir dahaki denememde koymamayı düşünüyorum)
1 tatlı kaşığı dolmalık fıstık
1/2 demet dereotu
tuz, karabiber, tarçın, yenibahar
zeytinyağı
2 bardak sıcak su
YAPILIŞI:
Bir tencerede ince doğranmış soğanı zeytinyağı ile pembeleştirin. İçine yıkanıp sıcak suda bekletilmiş ve suyu iyice süzülmüş pirinci ekleyerek kavurmaya devam edin. Dolmalık fıstığı da pirinçle beraber atabilirsiniz. Daha sonra sıcak su, kuş üzümü, baharatları da ekleyip, sıcak suyunu koyup kısık ateşte iç pilav gibi pişirin. Suyunu çekince altını kapatın. Bir kağıt havlu örterek ağzı kapalı şekilde ılınmaya bırakın. Bir fırın kabının dibini çok az yağlayın hamsileri açık olarak sırt kısımları tabana gelecek şekilde birer parmak da kabın yanlarını örterek sıkı sıkı dizin. Boşluk kalmaması önemli. Ilınan pilava ince doğranmış dereotunu ekleyip karıştırın. Pilavı hamsilerin üzerine güzelce yayın ve üzerini düzleyin. Kalan hamsileri pilavın yüzünü örtecek şekilde, (sırtları dışarı gelsin) sıralayın. ( Benim hamsim bu noktada biraz az geldi, bir 10 tane daha olsaydı çok daha iyi örtecekti. ) Üzerine biraz zeytinyağı gezdirip 200 derecelik fırında hamsiler kırmızılaşana kadar pişirin. Ters çevirerek servis kabına alın ve afiyetle yiyin...
bende ıykk diyenlerdendim lakin,bir arkadaşımda bu lezzetle tanışıncaya kadar şmdimi deli gibi seviyorum.annemin karadenizli olmasına rağmen bunu öğrenmemiş olmaktanda utanç duyuyorum
YanıtlaSil