Bu gün hiç işim yok gibi. Dünden yemeğim vardı. Onu yeriz bugün. Çamaşırları da gece bir çırpıda katlayıp yerleştirdim. Alınacak satılacak bir şey de yok. Gün elim elim üstünde oturma günüdür. :)) Böyle günlerde tamamen "oğlumun anası" modunda olup, zamanımı tamamen ona ayırıyorum. Eee bu yazıyı nasıl yazıyorsun derseniz şimdi ona bir oyun kurdum ve yanımda onunla oynuyor.
Çocukluğumdan beri gündüz televizyon izleme alışkanlığım hiç olmadı. Hamilelikti, bebekti derken üç senedir evdeyim ancak bir kere bile aklıma gelip de televizyonu açmış değilim. Hamilelikte sıkıntıdan patladığım bir kaç gün olmuştu hatırladığım; ancak şu televizyonu da bir açayım da vakit geçsin demek aklıma gelmedi... Babam, annem ve kardeşlerimle akşam bir araya toplanınca bugün şunu yaptık, bunu yaptık diye sırayla anlatmaya başlardık. Ardından babam önderliğinde ilmi, zihni, tasavvufi sohbetler... Televizyona pek sıra gelmezdi... Hep beraber izlediğimiz şeyler de vardı tabii... Hatta o günleri sevgiyle hatırlıyorum... Denk gelirsem aynı yayınlara, yüzümde kocaman bir tebessümle izliyorum...
Lise, üniversite yıllarımda popüler olan bazı diziler vardı. İkinci Bahar falan gibi. Hiç takip etmediğim için arkadaşlar arasında dizi ile ilgili espiriler, yorumlar yapılırken ben bir kenarda zengin arkadaşlarının marka muhabbetleri arasında sıkışmış fakir ama gururlu Türk filmi kızları gibi kendimi ezilip, büzülmüş hissederdim...
Açıkçası geçmişte ve şu an, televizyonun hayatımda pek yerinin olmayışının bir eksikliğini hissetmiyorum. Vaktimi daha değerli ve faydalı şeylerle geçirdiğim için memnunum zira.
Şimdi oğlum da böyle olsun diye çabalıyorum. Mümkün olduğunca sınırlı saatler içinde izlemesine izin veriyor ve onu oyalayacak aktiviteler icat ediyorum... Bugün de öyle bir gün. Sabahtan beri beraber epey iş yaptık. Yeni yıkanan çamaşırlarımızı astık. Beraber portakal suyu sıktık, içtik. Resim yaptık. Oyun oynadık. Şimdi de kitap okuyup öğle uykusuna yatacağız. Daha doğrusu o yatacak. Ben de epeydir ihmal ettiğim kütüphanemi bir yerleştireyim, altını üstüne getireyim istiyorum...
Eee bu kadar muhabbetin yanına meze gerek, çerez gerek :))
Fava sevdiğim bir meze. Bakla yemeğini pek sevmiyorum. Baklanın o tüylü yapısına pek ısınamadım ne yalan söyleyeyim. Ben de baklanın nimetinden böyle faydalanıyorum...
Sevgiler...
FAVA
MALZEMELER:
500 gr kuru bakla
2 adet orta boy kuru soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
1 demet dereotu
1/2 limonun suyu
Tuz
YAPILIŞI:
Geceden ıslattığınız baklaları, ertesi gün hafif haşlayın. Suyunu dökün. İnce doğranmış kuru soğan, zeytinyağı, ince doğranmış dereotu, tuzu da haşlanıp suyu süzülmüş baklalara ekleyip üstünü geçecek kadar su ilave ederek kısık ateşte ara ara karıştırarak pişirin. Baklalar iyice piştikten sonra limon suyunu katın. El blendırı ile muhallebi kıvamına gelene kadar ezin. İstediğiniz bir kalıba alarak soğumaya bırakın. Bir gece buzdolabında bekletirseniz daha şahane bir sonuç ortaya çıkıyor. Daha sonra dilim dilim kesip, dereotu ile süsleyip servis edin.
Afiyet olsun...
İnternette takılmak varken siz hâlâ sınalgı mı izliyorsunuz?
YanıtlaSil