01 Ağustos 2014

TATİL ANILARI 2014 / 3 ÖDEMİŞ - BİRGİ / DENİZLİ

Selam olsun güzel dostlar;

Nerede kalmıştık, Tire'deki gezimizi bitirmiş ve kahvaltıdan sonra Ödemiş Birgi kasabası için yola düşmüştük. Tatil anılarımın ilk bölümlerini ve geçmiş yılların gezi anılarını buradan okuyabilirsiniz.

Tire ile Birgi birbirine çok uzak sayılmaz. Göz açıp kapayana kadar vardık. Arabamızı uygun bir yere park ederek harika evlerin tadını çıkardık. 




Birgi'de eski Ege evleri dokusu çok iyi korunmuş. Harika evler var. Upuzun yol boyunca sağlı sollu evleri görebilirsiniz. Evlerin yüzde sekseninde bir yaşam var; ancak sokaklar bomboş. Biz de bol bol fotoğraf çektik. 





Sokakları karış karış arşınladık. Birgi için önemli bir tarihi yer de Derviş Ağa Medresesi. Medrese tadilat geçirmiş ve çok güzel olmuş. Ayrıca kasabada konaklayabileceğiniz Derviş Ağa Hanı da var. 




Kasabanın yerleşim yeri dışında kalan yerleri yemyeşil. Tarım alanları ve ağaçlar dolu. Bazı insanlar ne kadr şanslı oluyor ve harika yerlerde yaşıyorlar değil mi?




Belediyenin önünde de en sevdiğim Ege bahçe çiçeklerinden "mercan" ı görünce çok mesut oldum.




Birgi gezimizi sonlandırıp bir sonraki durağımız olan Denizli'ye doğru düştük yola. Eşim yine arabayı dağ yollarına vurdu. İzmir Beydağ ve ardından Nazilli'nin dağ köylerinden tıngır mıngır gittik. Yollarda saçı başı birbirine karışmış bir kaç keçi çobanına, medeniyetten çok uzak kendi halinde dağ köylerine, kayalıklarda otlayan sevimli keçilere rastladık. 


Denizli'ye yaklaştıkça beni bir heyecan sardı. Orada gezip göreceğim doğal güzellikler yanında tekstil ve el dokumalarını görmek, satın almak belki şanslıysam nasıl dokunduğuna şahit olabilmek heyecanıma sebepti. Konaklayacağımız yer Pamukkale'nin içindeydi. Biz önce Denizli'nin içine uğramak ve bir şeyler yemek istedik. Hem şehri de şöyle bir görürüz diye düşünmüştük. 

Hah ha yine yanılmışım. Zira ben Denizli'yi bir caddeden ibaret miniminnacık bir Ege şehri sanırdım :) Denizli il sınırına girer girmez ortaokul coğrafya dersi kitaplarını doğrularcasına sizi jeotermal tesisler karşılıyor. Ovalar, tepeler, dağlar kıvrıla kıvrıla ilerleyen termal borularla dolu.  Ardından kilometrelerce yemyeşil üzüm bağları. Sağlı sollu ve çok muntazam dikilmiş. Ağzım açık kaldı. Ardından yine kilometrelerce fabrika alanları. Yüzde doksanı tekstil fabrikaları. Çoğu da büyük şehirden aşina olup avuç dolusu para döktüğümüz firmalara ait. Hepsini gezdim merak etmeyin :P

Şehrin içi de çok büyük güzel binalar, lüks otomobiller ve mağazalarla dolu. 

Bir büyük şehir Denizli. Kendi kendine yetebilen, Türk ekonomisine, tarımına katkısı büyük... Demiştim ya daha önce de böyle kendine yeten, ülke ekonomisine katkısı büyük illere bayılıyorum. İleride yaşanılası Şehirler listeme Tire'nin altına Denizli'yi de ekleyerek yemek yiyebileceğimiz bir yer için bakarak oldum.

Şehrin içinde minik bir pideci gözümüze çarptı ve "Ya Allah" diyerek daldık içeri. Çok da memnun kaldık. Pidenin yanında yöresel gazoz "Zafer" eşlik etti bize. Oğluma da yine yöresel ayran "Aynes" 

Karnımız tok, hafif yorgun olarak Pamukkale'nin yolunu tuttuk...

Sonra ne mi oldu?

Eh azıcık merak edin :)

Selam ve sevgiler

2 yorum: