09 Şubat 2013

GAZİANTEP REHBERİ 1

Selamlar sevgili dostlar...

Sömestre tatilini fırsat bilip; mağrur bir adam, güzeller güzeli bir kadın ve iki yaş sendromunda bir erkek çocuğu düştük yollara. Ver elini Gaziantep...  


:)


Sizlere oldukça detaylı bir şekilde olanı biteni yazmak istiyorum. Çünkü Gaziantep şehri bir iyi rehber olmadan gezilebilecek bir şehir değil. Bir kere inanılmaz büyük ve gezilip, görülecek; yenilip içilecek yeri çok fazla. Ben de gitmeden çok detaylı bir araştırma yapıp; sorup, soruşturmuştum. Kalacağım süre boyunca saat kaçta nerede olacağımız, nereden ne alacağımız şeklinde bir liste hazırladım. Haritalar, adresler, telefon numaraları...


Aslında geçtiğimiz yıl bu geziyi programlamış; ancak bir türlü denk getirememiştik. Baktık bu sene her şey yolunda, biz de aylar öncesinden uçak biletlerimizi ayırttık. Böylece epey ekonomik oldu seyahat. 


Seyahat zamanı yaklaştıkça internet üzerinden detaylı bir araştırma içine girdim. Zira kentin büyük ve oldukça gelişmiş olduğunu biliyordum. Annem öğretmenliğinin ilk yıllarında Gaziantep'te görev yapmış. Şehrin iklim açısından İzmir'e benzediğini söyler hep. Gelişmiş ve düzenli bir şehir olduğunu sık sık anlatırdı.  Sevgili arkadaşım Irmak'ın Antep gezisi izlenimlerinden çok faydalandığımı belirtmeliyim. Çeşitli dergilerden, internet sitelerinden, oraları bilen kişilerden derlediğimiz bilgileri şekillendirip yaptık programımızı...


Sonra seyahat günü geldi çattı. Sabah 06.20 THY uçuşu için erkenden uyandık. Bizim uykucu oğlanı o saatte uyandırıp, giydirmeye ikna etmek güne epey enerjik başlamamızı sağladı :) Neyse ki evimiz havaalanına çok yakın ve çabucak, stressiz bir şekilde ulaştık alana. Malum küçük çocukla yolculuk edince ne kadar kısarsanız kısın eşyanız ve çantanız bol oluyor. Güvenlik noktalarından geçiş bu nedenle epey sıkıcı ve zahmetli oldu. Bu kontroller esnasında elimden habire kaçan ve bekleme salonunda kendi özerk devletini kurup bağımsızlığını ilan eden evladım "çocuklu kadın otur evinde ne işin var gezmede" diye beni söylendirdiyse de derin nefesler eşliğinde bu krizleri atlattık şükür. Uçağımıza bindik sonunda, bir kaç ufak maceradan sonra, cebimize teyzemize ve anneannemize biraz bulut koyarak Gaziantep havaalanı için inişe geçtik. Tam bu sırada bizim yorgun savaşçı uyuyakaldı. 


Havaalanı Oğuzeli ilçesinde. Biz konaklama için Öğretmen evinde rezervasyon yaptırmıştık. Öğretmen evi Gaziantep Merkez, Şahinbey semtinde. Yaklaşık 30-35 dakikalık bir mesafe. Biz Havaş ile merkeze ulaştık. Oğlum kucağımda uyurken ben de arada gözlerimi açar gibi yapsam da bizim oraların deyimiyle yol boyu "soğan diktim"


Öğretmen evi tarihi bir kilisenin alt tarafında, uzun merdivenlerle inilen, ne büyük ne küçük; ne güzel ne de çirkin bir bina. Çok lüks değil kesinlikle, hatta hiç değil. Ancak temiz ve odaları tertipli. Geceden geceye uğramak için oldukça ideal. Personeli her ne kadar tipik "yangında ilk önce kurtarılacak etiketi bulunan DMO malı tahta masalar gibi" memur zihniyetinde de olsa çok sorun etmedik. Zira kaldığımız yer gezip, dolaşılacak her yere bir yürüme mesafesindeydi. 


Eşyalarımızı odaya bıraktık ve bu arada saat 9.00 civarındaydı. Önceden programımıza aldığımız gibi "Katmerci Zekeriya" için yollara düştük. Gaziantep geleneksel kahvaltı kültürü bizim alışageldiğimiz peynir, zeytin,ekmek üçlüsünden çok farklı. Geleneksel kahvaltıları "katmer" "ciğer tava" ve "beyran çorbası" ndan oluşuyor. Tabii her biri ayrı ayrı yeniliyor. Katmer; Bir hamur işi. İçinde antep fıstığı ve kaymak bulunuyor, börekle şekersiz baklava arası bir şey. Katmerci Zekeriya oranın en eski ve en meşhur katmercisi. Dükkanı Çukur Mahallede. Küçücük ve sade bir yer. Ortada buradan sonra bir çok yerde de rastlayacağımız maltız denen açık mangal yanıyor ve dükkanın içini sıcacık yapıyor. 




Dişçi koltuğuna oturmadan evvel karnımda hissettiğim o heyecanla karışık korkuyla küçük ve gösterişsiz dükkanın kapısına asılıyorum bir gayret. Eşim de bebek arabasıyla arkamda. Boynumda bir fotoğraf makinesi, sırtımda kocaman bir hörgüç misali sırt çantası. Şimdi biz her sorana "anteplıyık" desek de bize kim inanır. Tabii ki kapıdan girer girmez turist olduğumuz anlaşıldı.  Zekeriya usta artık pek ortalarda değilmiş ve oğlu Mehmet Bey bizi karşıladı. Çok konuşkan, misafirperver ve içten biri. Tam   bir "esnaf" anlayacağınız... Kim bilir her gün bizim gibi kaç gezgin turist dükkanından böyle yabancı gözlerle içeri giriyor, alışmış artık. Biz öyle mi olsun şöyle mi olsun diye bakınırken hop bizi oturtuverdi bir masaya...



Biz adam başı birer katmer söylemek niyetindeyken Mehmet usta size bir tane yeter diyerek hızımızı kesti. Sahiden de ikinci katmer fazla gelirdi. Bir daha yolum Gaziantep'e düşerse Katmerci Zekeriya bir daha uğramak ve katmer yemek isterim. 



Mehmet Usta bizi kapıya kadar hatta yolun başındaki merdivenlere kadar uğurladı. Kendisine gidilecek yer ve alınacak listemiz ile ilgili bir kaç şey danıştık. Bu doğrultuda listemizde ekleme ve çıkarmalar yaptık. Bizi yöresel ev yemekleri tattırmak için akşam yemeğinde evine davet etti. Nazikçe gülerek "inşallah başka zaman" dedik.  Sanırım Usta sadece bize değil tüm müşterilerine böyle içten ve samimi davranıyor. Fiyatları da makul. 

Gaziantep sokakları sabahın o erken saatlerinde bile buram buram "kebap" "mangal" kokularıyla bezenmiş. Bir Gaziantepli'nin günün birinde bana  " Biz günde 20 saat yer kalan 4 saatte de yarın ne yiyeceğimizi düşünürüz." demişti. Yerinde bir tespit sanırım :)


Oradan ayrıldık. Planımızda "Gaziantep Kalesi" ve civarını gezmek vardı. Gaziantep'in havası bir değişik. Vücudunuzun bazı bölgeleri üşürken, başka yerleriniz yanıyor. Yüzünüz ve elleriniz kuruyor. 


Gaziantep'te İstanbul'da Beyoğlu İstiklal Caddesinde gördüğümüz uygulama gibi bir örnek dükkan kepenkleri var.  Şehrin tarihi sayılabilecek her tarafındaki çarşı ve dükkanlra uygulanmış. Ben çok beğendim. Hem modern hem de eski kokan bir hava var. Sokaklar, yapılar çok güzel. 









Yukarıdaki fotoğraflarda tarihi Kaleye çıkan bir sokak var. Dikkat ederseniz bahsettiğim uygulamayı görebilirsiniz. Kale, yağışlardan bir köprünün yıkılması nedeniyle ziyarete kapalı olduğundan biz de yönümüzü; yemekten zevk alan şehrin şanına yaraşır müzesine "Emine Göğüş Mutfak Müzesine" çevirdik.

Kalenin etrafında, müzeye çıkan yolda küçük küçük el sanatları yapıp satan dükkanlar var. Geçerken şöyle bir baktım, ancak alışveriş işine hiç girişmedim. Çünkü yaptığım araştırma sonrasında bu el emeği eşyaların asıl yapım yerlerinin başka çarşılarda olduğunu öğrenmiştim :)







Mutfak müzesi diğer bir çok Gaziantep Müzesi gibi eski konaklarda oluşturulmuş. Müze oda oda kısımlardan oluşuyor. Eski mutfak eşyaları, kap-kacaklar, zahire ambarları, şişeler, yemek kültürü ve yemeklerin tarihçeleri. Bir de balmumundan heykeller var tabii...


Aşağıda meraklısı için çeşit çeşit tarihi mutfak eşyası var. Bazıları benim evimde de aile yadigarı olarak köşeleri süslüyor.













Kurutulmuş biber, kabak, patlıcan, bamya ve sadece Gaziantep yöresinde yetişen "Haylan Kabağı"























Mutfak Müzesinden çıkarken oğlumuzun maalesef altını kirlettiğini ve değiştirmemiz gerektiğini anladık. Müze personeli bize çok yardımcı oldu ve Depo olarak kullanılan bölümde, tarih kokan ve henüz sergilenmeyen eserlerin arasında işimizi hallettik. O tarih kokan oda sanırım bundan sonra başka şeylerin kokusunu da içine hapsedecek :))

Buradan çok yakında olan "Medusa Cam Eserleri Müzesine" uğradık... Müze şahsa ait ve giderleri, eserler Gaziantepli bir işadamının özel çabası ve maddi desteği ile karşılanıyormuş. 


Sadece cam eserler değil başka tarihi eserler de sergileniyor. Ayrıca cam yapım atölyesi, hediyelik eşya yapımı ve satışı yapılan yerler de var. 











Zarif eşim bana buradan el yapımı ve bir örneği daha olmayan şahane bir yüzük hediye aldı. Oysa benim aklımda hiç böyle bir şey yoktu...

Geze geze öğretmen evine döndük. Biraz dinlenip acıkan karnımızı doyurmak üzere yine tavsiye edilen ve öğretmen evine yakın bir yere gittik. "Aşina" Emniyet Müdürlüğünün hemen karşısında. Kebap ve et yemekleri ağırlıklı.


Fiyatlar İstanbul'daki orta sınıf kebapçılardan çok farklı değil. Lezzetleri soracak olursanız onlar da orta karar. Beklentimi her iki açıdan da karşılamadı maalesef. Mekan nezih ve şık. Bir daha Gaziantep'e gidecek olursam başka seçenekleri değerlendirebilmek adına uğramayı düşüneceğimi pek sanmıyorum... Şimdi sizi soframızdan bir kaç kare ile başbaşa bırakıyorum...






Ezogelin çorbası diğer tüm yemek ve kebaplar gibi acı :) Gaziantepte dikkatimi çeken bir detay daha var ki, nereye giderseniz gidin sofraya muhakkak turp geliyor.Sanırım sindirimi kolaylaştırdığı için tercih ediliyor. 



Mercimek köftesi de fiks bir ikram...


Gaziantep'te tüm lahmacunlar bol malzemeli ve çıtır...





 Aşina'dan yarı memnun ayrıldık ve yürüye yürüye öğretmen evine geri döndük. Güne erken başladığımız için bir saat kadar üçümüz de uyumuşuz. Saat 18.00 gibi olmuştu. Tekrar sokaklara geri döndük. Gündüz dolaştığımız sokaklar gece parıltısıyla daha bir farklı göründü gözümüze. Yalnız ilginç olan şu ki tüm esnaf bu saatte dükkanları kapatmaya başlamış. Gaziantep'te hayat erken başlıyor ve erken bitiyor anlaşılan. 




Bakırcılar çarşısının içinden geçtik ve akşamın serinliği yüzümüze vura vura, kah üşüye kah gülüşe sokakları arşınladık. Açık olan dükkanlara şöyle bir göz attım ve gördüm ki burada giyecek eşyaları ve ayakkabı fiyatları gayet uygun. Kalite biraz düşük belki ama güzel şeyler de gözüme çarptı. 


Programımızda "Tarihi Tahmis Kahvesi"ne uğramak da vardı. Bu kahve Tarihi Arasa Meydanında. 17. yüzyılda yapılmış ve geçirdiği yangınlar sonrası tadilat görmüş. Uzun yıllar "Löküslü Kahve" ve Tömbekici Kahvesi" adlarıyla anılmış. Bu arada Tahmis kahvenin döküldüğü yer anlamına geliyormuş. Neyse tarih faslını geçelim. Burası oldukça geniş, iki katlı gayet güzel bir yer. İçeride ağırlıklı olarak nargile içenler var. Bizim gittiğimiz saatte iş çıkışı gelen gruplar, tiplerinden üniversite öğrencisi oldukları aşikar kızlı erkekli bir kalabalık vardı. Bazı masalarda dizüstü bilgisayarları ile rapor hazırlayıp bir yandan da nargile içen kelli felli adamlar da gördüm. Alt katta bir yaşgünü kutlaması organizasyonu için rezerve edilmiş kocaman bir masa da vardı. Biz üst kata çıktık. Oğaln da bebek arabasında uyuya kalmıştı yolda. Dumanaltı olmasın diye arabanın üzerini kalın bir battaniye ile örttük. Gaziantep'te menengiç kahvesi çok meşhur. Biz İzmirde bu menengiçi çitlembik adıyla biliyoruz. Eşimle birer menengiç kahvesi ve ortaya da bir tane Tahmis özel karışımlı bir nargile istedik. 







Kahve orjinal bakır fincanlıklarda geliyor ve yanında ikramlık olarak kavrulmuş çitlembik (menengiç), çedene ve benim tanımadığım küçük tohumlar veriliyor. Menengiç kahvesi nefissss bir şey. Dönerken bir kavanoz da evime aldım. Nargile de kahve aromalı hafif ama güzeldi. Oğlumuz uyanınca bize karı koca başbaşa güzel bir kaç saat hediye ettiği için teşekkür ettik :) Daha fazla duman koklamasın diyerek tekrar döndük sokaklara. Biz öğlen epeyce yediğimiz için acıkmadık; ancak oğlumuz acıkmış olduğu için plan harici "Çavuşoğlu" isimli güzel görünüşlü bir kebapçıya girdik. 

Çok düşük not verip, pişman olarak ayrıldık oradan. 

Odamıza dönerken öğretmenevinin tam karşısındaki baklavacı "Osmanoğlu"ndan tadımlık bir şeyler aldık yanımıza. Ancak son güne kadar süründü baklavalar. O kadar sevilmedi yani :(

Evet ilk günün sonuna geldik. Yorgun argın ama mutlu yatağımıza uzandık. Gözlerimi kapatmadan önce dikkatimi çeken bir şey geldi aklıma. İstanbul'da her adım başı ceeee diye karşınıza çıkan BİM, A101 vs tarzı küçük marketleri hiç görmemiştim. Yarın tekrar teyit etmek için kendime söz verdim...

Saatimizi 07.00 a kurduk ve kahvaltımızı "Ciğerci Haydar Usta'da" yapmak konusunda eşimle fikir birliğine vardık.

İyi geceler...

DEVAMI YAKINDA....

6 yorum:

  1. arkası yarın tadında :) devamını merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. heyecanla serinin devamını bekliyorum :) inşallah biz de gidersek rehber olarak kullanacam anlattıklarını...

    YanıtlaSil
  3. Ne tatli anlatmissiniz cok hosuma gitti! Anlasilan baklavada sevilmiyor:) Devamini merakla bekliyoruz,bu arada benimde en cok görmek istedigim sehirlerin basinda Gaziantep! Bakalim bizede kismet olacakmi....iyi pazarlar dilerim.

    YanıtlaSil
  4. merhabalar bizde gitmeyi düşünüyoruzda ulaşımla ilgili bi sorum olcaktı.gaziantep'i gezerken gittiğiniz yerlere dolmuş veya otobüs varmıydı yani şehiriçi hatlar varmıydı?

    YanıtlaSil
  5. Merhaba sevgili adsız, biz de arabamızı götürmedik. Her yere de yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Toplu taşıma da mevcut. Selamlar, iyi yolculuklar.

    YanıtlaSil
  6. Teşekkürler güzel bilgiler için:)

    YanıtlaSil