07 Nisan 2011

İZMİR'DEN ANNEM GELDİ....

Havaların biraz bahara dönmesini fırsat bilen annem ve babam döküldüler İzmir yollarına. Şööyle gönüllerince bir kafa dinlediler. Ben de her gün aradım onları. Gidemedim ya aklım hep orada. Şu nasıl, bu nasıl. Hani bir ağaç vardı, o duruyor mu? Uğurlu inşaatın yaptığı ev ne renge boyanmış? Deniz dalgalı mı? Balıkçı Ali Dayının hanımı iyileşmiş mi? Bu sene hangi dere taşmış? Festivale gelecek sanatçılar belli olmuş mu? Yandaki boş araziye ev yapılmayacak değil mi? Erikler çıkmış mı? Kayısı çiçekleri, sümbüller açmış mı? Yeni zeytin yağları acımsı mı? Enginar kaça? Unutmadan bana gelirken yağ alın, bal alın, kereviz alın, enginar alın........... Bitmek bilmeyen sorular ve istekler listesi....

Ne bileyim oradan uzakta olunca ancak böyle hasret gideriyorum işte. Annemle babam da bir bir anlattıkça gözümde canlandırıyorum. Akşamüstü keskinleşen, rüzgarlı, soğuk havayı. Sobalardan çıkan taze is kokusuyla karışık batan güneşi. Havlayan köpeklerin eşlik ettiği savrulan ağaçları. Dalgalarla kıyıya vuran bütün bir yazın artığını...

Sağ olsun annemler de gelirken ne varsa getirdiler bana. 


Bu Ali Şefik Baba ekmeği. Biraz sert ve kepekli bir tam buğday ekmeği. Isıtıp tereyağı sürerken "hımmm" diye tüm kasabanın lezzetini bir anda damağınızda hissediyorsunuz sanki. Bu fırının hikayesi de pek hoş doğrusu bende. Çandarlı'da üç tane fırın var. Biri manavların orada, biri iskele de biri de bu bahsi geçen Ali Şefik Baba fırını. İlk zamanlar bu fırından hiç alışveriş etmezdik. Sadece bayram günleri diğer fırınlar çalışmadığı için buradan mecburiyetten alırdık. Dededen kalma usulle kaşını gözünü yara yara ekmek çıkarırlardı çünkü. Her bayram koskocaman neredeyse on kişinin yiyeceği leziz ama kamyon tekeri havasında ekmek çıkarırlardı. Ya da şekilsiz ve yanmış olurdu ekmekler. Sonra kasabamız turistik oldukça diğer iki fırın yörenin güzel ekmeklerini yapmayı bıraktılar. İzmir insanının damak tadına uygun olmayan katkısı bol ıvırlı zıvırlı "topkek" tadında ekmekler yapar oldular. O sabahları mis gibi sıcacık pideleri, kepeği bol kara ekmekleri, hakiki çavdarlı ekmekleri yapmaz oldular. Gel gelelim dededen kalma yöntemlerde ısrarcı Ali Şefik Baba fırını eski düzeni tutturdu gitti. Ben de şekline şemaline aldırmadan aradığım lezzetteki kamyon tekeri büyüklüğünde doğal kasaba ekmeğini onlardan alır oldum.




İşte bunlar da taze gelinlik kızlar gibi saçlarını savuran kerevizler. Yaylayurt'lu kadınlar satıyor. Ben de Portakallı kereviz pişirdim bu güzelim kerevizlerle. Tarif burada. Hep yapıyorum ve severek yiyiyoruz.




Ege otlarını sever misiniz? Ben bayılanlardanım. Bir demet getirmiş annem. Kuzu kulağı, roka, turp otu (hardal)...









Turp otunu haşlayıp, zeytinyağı (hakiki Çandarlı yağı), limon ve sarımsakla sosladım.


Bunlar da körpecik enginarlarım. İçlerini oyup hakiki zeytinyağıyla dolmasını yaptım... Enginarların kabuklarını, yapraklarını da hiç atmıyorum ayıklarken. Haşlayıp suyunu bol limonla içiyor eşim detoks niyetine...


İşte böyle. Oraların güneşi, havası, suyu değmiş her şeyi bir damlasını bile ziyan etmeden pişirdik, taşırdık...
Sağlıcakla kalın.

4 yorum:

  1. Selam prenses.İşte bloğunu bunun için çok seviyorum.Benim hissettiklerimi ve yaptıklarımı yazmışsın.Aynı özlemlerle yaşıyorum 25 yıldır.İstemeyerek geldiğim ve sevmediğim Ankara da.Bir gün geri dönmek ümidi ile.

    YanıtlaSil
  2. Bir de henüz hayata geçirmediğim bloğumun ilk izleyicisi olduğun için çok mutlu oldum.Çok teşekkürler.Çok güzel birikim ve tecrübeler inşallah bir gün yayına başlayacak.Anne tarafından Bulgaristan,baba tarafından Yugoslavya,Doğduğum,büyüdüğüm İzmir,evlendiğim Azeri,şimdi yaşadığım Ankara mutfağı.Hepsi severek öğrendiğim ve yaptığım mutfak bilgilerimi inşallah yayına geçireceğim.Oğullarıma bırakacağım en güzel miraslardan biri olacak diye düşünüyorum.Ailemin bütün erkekleri aynı zamanda mutfakta da yaşarlar çünki. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Ben de heyecanla bekliyorum o zaman bloguna yazmanı.

    Candan selamlar...

    YanıtlaSil
  4. İzmir'deyken bütün güzel otları tattım ve gelirken yanımda körpecik enginarlar getirdim nefisler hepsi Ege bir başka güzel.

    YanıtlaSil