11 Aralık 2013

11. GÜN BATSIN BU ŞİRKET...



Blog Fırtınasında geldik efendim 11. güne... İlk işim hakkında yazacağım bugün... Aslında küçücük bir kızken de hayalim hep bir bilim insanı olmaktı. O zamanlar astronot ya da bir dinazor fosil bilimcisi olmak isterdim. Artık bana o yaşta annem babam hangi tür kitaplar okuyor, neler anlatıyorsa hayal dünyam çok genişti...


Lise yıllarında da biyolog olmayı, günlerce hatta aylarca laboratuara kapanmayı kafama koymuştum. Üniversite sınavı sonunda aldığım puanın epey altında da olsa illa da biyoloji okumak idealistliği ile başladık hayata.

Başarılı bir öğrenciydim, ardından yine güzel deneyimlerle dolu bir master hayatım oldu. Gel gelelim Türkiye'de hayal ettiğim bilim dünyasının hiç de var olmadığını geç de olsa anlamıştım. Kadro açılması, üniversitede kalma hoca ile vıcık ilişkilerden ya da siyasi ortak paydalardan falan filan geçiyordu. Ben de bilim aşkımı kalbime gömüp, takip ettiğim bilimsel dergiler, yayınlar ve gönüllü çalışmalarla tatmin bulmaya karar verdim. İşte bu bunalımlı ideallerinden vazgeçme dönemlerinde internetten kendime uygun firmaları araştırma dönemine girmiştim.

İçlerinden biri çok ilgimi çekmişti. Gıda ArGesi ve yeni ürün kompozisyonları geliştiren yurtdışı bağlantılı bir firmaydı...

O zaman tabii iş görüşmesi, cv hazırlama taktikleri konusundan bi haber olarak tüm içtenliğimle kendimi, ideallerimi ve beklentilerimi anlatan bir mail gönderdim firmaya...

Çok kısa bir süre sonra da görüşmeye çağrıldım ve işe başladım...

İş hayatı cidden okul yaşantısından çok farklı... Kendimi ilk üç ay yetersiz, ezik hissettim. Gelen yardım tekliflerine can simidi misali sarıldım.

Kendi çalışma alanımda, Gıda ArGesi, kalitesi,  hammaddeler, analizler, yurt dışı yazışmaları, üretim vs  üzerinde çok kısa zamanda konuya hakim olsam dahi; proforma fatura, imza sirküsü, irsaliyeli fatura falan filan bana epey yabancı geldi... 

Çalıştığım şirket gıda alanında 15 yıldır çok büyük firmalara tedarikçilik, arge danışmanlığı veren cirosal anlamda epey iyi bir firmaydı... Ücretler dolgun ve sağlanan haklar dillere destandı :)) Arabalar, dolgun ikramiyeler, sınırsız yeme- içme...

Şirkete alıştığımın 5. ayında artık iyice yerleşmiş, masama çiçekler, böcekler koymuş ve terfi bile almıştım... Bir kendime güvenim, saygınlığım vardı artık...

Ancak kem talih o gün bana kara yazısını yazdı ve bolluk, refah içindeki firma küt diye iflas etti :)) İçerde bilmem kaç milyon liram kaldı o zamanın parasıyla.  Bir kısmını alabildim, alamadığım bir kısım hala durur nazar boncuğu misali... O bir yana da bir arkadaşımın taa Alamanyalardan getirdiği ayakkabı parlatıcımı da orada unutmuşum, yanarım yanarım ona yanarım en çok...

O günden sonra aynı sektörde 6 civarında firmada çalıştım. Yalnız her girdiğim firma ya battı, ya çalışma hayatına son verdi, ya da ortakları ayrıldı...

Şimdi faaliyetlerini eşimle beraber yürüttüğümüz küçümencik bir şirketimiz var. Aman Allah muhafaza batmayalım ya da ortaklar ayrılmasın noolur :))







6 yorum:

  1. yuzumde tebessumle okudum yazdıklarını cok ıcten ve samimı hele ayakkabı parlatıcına cok guldum

    YanıtlaSil
  2. Blogfirtinasini kacirmisim malesef eskiden yilbasi cekiliside yapmistik ne guzel bu sene yok saniyorum. Bu arada bol kazanli olsun sirketiniz insallah.

    YanıtlaSil
  3. Tebessüm ettim okurken ve aynı dileklerle bitirdim okumayı :) umarım herşeyin hayırlısı olur senin için :)

    YanıtlaSil
  4. Cok sevindim hayirli olsun nilarcim.allah is acikligi rizik bollugu versin.ruyamdaki misafirperverligin,ikramlarin falan bu durumd daha anlamli oldu demek ki bol kismetli bir isin olacak allah izin verirse:) yeni is hediyesi olarak sana bi ayakkabi parlatici mi alalim simdi ?:))

    YanıtlaSil
  5. Cok sevindim hayirli olsun nilarcim.allah is acikligi rizik bollugu versin.ruyamdaki misafirperverligin,ikramlarin falan bu durumd daha anlamli oldu demek ki bol kismetli bir isin olacak allah izin verirse:) yeni is hediyesi olarak sana bi ayakkabi parlatici mi alalim simdi ?:))

    YanıtlaSil