29 Ocak 2013

BAŞKA BİR OYUN...



Bizler gibi takipçi sayısı az (200 den) blogların hareketliliğini arttırmak adına icat edilmiş olan Liebster Blog Awards' ödülünü sevgili Ebru bana da layık görmüş.Teşekkür ediyorum bir kere daha buradan kendisine :)

Bu ödülün de bir takım kuralları var tabii... Size ödülü veren kişinin 11 sorusunu yanıtlıyorsunuz. Ardından kendiniz hakkındaki 11 gerçeği yazıyorsunuz. Son olarak da 11 kişiye bu ödülü verip onlara kendi hazırladığınız 11 soruyu soruyorsunuz. Bakalım benim sorularım ne imiş :)

Sabaha karşı 4'te kapınız çalındı...
Gider açarım. Gayet soğukkanlı ve çabucak uykudan ayılan bir insanımdır.

Sizden genç bir iş arkadaşınız terfi etti...
Biraz karamsar ve olumsuzluklarda kendimi suçlar bir yanım vardır. İşte şöyle yapsaydın, böyle etseydin diye kendimi suçlar ve gidip efendi gibi de can-ı gönülden bu genç arkadaşı tebrik ederim.

Sevgilinizin annesi size bir hediye almış ama ...
Kesin bir giyim eşyasıdır ve XL bedendir. Sana bu gelir diye umuyorum da der kesin :)

Arkadaşlarınızla bir kafede buluşacaksınız.Siz biraz gecikmeli olarak gidiyorsunuz ve masada hararetli bir tartışma var."Keşke daha erken gelseymişim" diyorsunuz içinizden.Ne olabilir?
Pek de hoşlanmadığım bir arkadaşın -ki bu kesin bayandır- aşk hayatına dair bir muhabbetin başını kaçırmışımdır. :)

Hoşlandığınız kişi sizi arabasıyla dolaşmaya davet etti.Arabasına gittiğinizde..
Onun arabasına çok benzeyen ancak onun arabası olmayan başka bir arabaya bindiğimi ve direksiyonda oturan kişinin de hiç tanımadığım bir kişi olduğunu fark ederim. Ki bu başıma geldi bir kere. Bir gün otoban kenarında arkadaşımın arabasını bekliyordum, beni yol kenarından alacaktı. Bir an onun arabası zannettiğim bir araba gördüm. Elimi salladım, o da durdu. Ben de atladım. 3-5 km gittikten sonra arabanın ve şoförün doğru olmadığını fark ettim :D :D 

Sokakta yürürken birinin sizi takip ettiği hissine kapıldınız...
Adımlarımı sıklaştırır ve mümkün olduğunca kalabalık bir yere girer ve gerçekten takip edilip edilmediğimi anlamaya çalışırım.

Haksızlık...
4 sene başarılı bir üniversite hayatı; ardından da 2 yıllık bilimsel kariyerin ardından alanıma ve emeğime uygun bir çalışma hayatımı bu ülkenin bana sunmuyor oluşu....

İcat ettiğiniz kokteylin adı:
Zeytinyağlı, kekikli.... Her şeye bolca koyarım çünkü... Bir de sarımsak tabi...

Gemidesiniz ve kamaranızı ....ile paylaşmak zorundasınız.
Horlayan biri ise problem değil gayet alışkınım... :P

Yılbaşı büyük ikramiyesi size çıkmış... (ahh keşke:))
Hemen gidip Egenin ücra bir köşesinden arazi alıp, hayalimdeki koyunlu keçili çiftlik için çalışmalara başlardım....

Bir partiye gittiniz ve kapıdan girer girmez bütün bakışlar size çevrildi...
Kesin yine saçlarım formundadır. Allah'tan lepiska gibi saçlarım var, çok şükür...

Eh bu 11 soruda içtenlikle hakkımda bir çok şey yazdım. Tekrar 11 şey yazmıyorum affınıza sığınarak...

Gelelim benim sorularıma...

1 Sizi çok mutlu edecek, ayaklarınızı yerden kesecek bir haber alsanız bunu ilk kime söylemek isterdiniz?

2 Hayatınız için dönüm noktası sayabileceğiniz en önemli olay nedir?

3 Neden bir blog yazıyorsunuz?

4 Hayatta tahammül edemeyeceğiniz 3 şey nedir?

5 Küçükken hayal ettiğiniz "büyüklük" günleriniz ile şu an yaşadığınız yaşam arasında benzerlik ya da farklılık var mı?

6 Kendinizde en yakındığınız ve düzeltmek için çabaladığınız fiziksel ya da başka çeşit bir "şey" var mı?

Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğiniz bir şey var mı ?

Son zamanlarda hiç vakit ayıramadığınız bir uğraş ?

 Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ? (Allah korusun tabii)

10 Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç bir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız ?

11 İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?

Ben de bu oyuna

1 HAYDİ MUTFAĞA
2 İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ
3 SİNOPE
4 AKLIMDAKİLER
CAFE PORTAKAL
6 ELİMİN LEZZETİ
7 SEZOBİGO
8 HAYATIN TATLARI
9 HER ŞEY TADINDA
10 SEVALCE LEZZETLER
11 NAR TANELERİ

davet ediyorum, 

Sevgiler

25 Ocak 2013

AŞAĞIDAKİ BOŞLUKLARI DOLDURUN _ AKDENİZLİ ÇÖREK




Oyun oynamak kanıma nasıl işlediyse artık, oynamayınca elim ayağımda bir karıncalanma, dilimde bir pas, sesimde bir çatallaşma ve gözümde bir perde hasıl oluyor. Alışmış kudurmuştan betermiş. 2 yaşındaki çocukla çocuk olursan olacağı bu. Bu aralar oğlum ben olmadan oyuna oturamaz oldu. Elimden tutup beni odasına götürüyor, önce sırayla birbirimize iğne yapıyor ve DOTTORculuk oynuyoruz. Sonra itfayeci olup plastik bardakta mahsur kalan KOVBOKları kurtarıyoruz. Kapanışı TAMİNci olarak radyatör peteğinde inleyen çekiç sesleri eşliğinde yapıyoruz. Şimdi o uyuyor ve ben oyunsuz kalmanın verdiği bir kriz ile bir bağımlı misali oraya buraya savuruyorum kendimi... Bu doğrultuda cebren ve hile ile de olsa kendimi zorla bir oyuna davet ettirmenin sevinci içindeyim. 

Sevgili Ebru'nun oyununu oynayıp deşarj olacağım biraz...

Şu an ... olsa çok sevinirim

Ne zamandır can çekişen orkidemin açıp açıp kuruyup dökülen tomurcukları birden çiçeğe dursa çok sevinirim. Vallahi yapmadığım kalmadı. allahtan ümit kesilmez diyerek evine yollanan hastalar misali ben de kendi haline bıraktım son günlerde. Selamı sabahı da kestim. Kısmet...

 Şimdi ...'da olmak vardı.

Şöyle el değmemiş bir sahil kasabasında, geniiişşş kasaba evimin oturma odasında elime bir kitap alıp, kitap göbeğime düşene kadar yarı uykulu gözlerle okuyup, sonra da uykuya yenilip rüyalar aleminde olmak vardı...


Nerede o eski günler

Evet ben de soruyorum nerede sahi? Gece ne kadar geç yatarsam yatayım, kuşlar kadar hafif uyandığım, elimin kolumun ağrımadığı, tek derdimin kabaran saçlarımı yatıştırmak olduğu o eski günler nerede?


Neleri özlüyorum

Akşama ne pişirsem derdimin olmadığı, kirli sepetine attığım tüm kıyafetlerimin yıkanıp, ütülenip, mis gibi kokarak dolabıma sıralandığı, elimde bir kitap sabahtan akşama kadar sahilde güneşin alnında yattığım o "özgür" yıllarımı çok ama çok özlüyorum...


Çok severim

Ben kocamı çok hem de pek çok severim... Ama herifçioğlu okumaz ki bu yazdığımı. Gider arkadaşlarının gönderdiği ot,  .ok videoları seyreder, saatlerce güler, ama benim yazdıklarımı okumaz ya da çoook sonra okur. Oysa beni tavlamaya çalıştığı o ilk yıllarda her yazımı dört gözle beklerdi...

Nefret ederim

Ben hiç bir şeyden nefret etmem. Ya az severim, ya da çok.... Nefret kötü bir duygudur. Nefret eden insandan korkarım... Haa belki nefret edenden nefret edebilirim :))

Bugünlerde çok fazla dinledim

40 günlükten beri kendi yatağında, koyar koymaz uyuyan oğlum, bu aralar babasıyla benim yanımda yatma konusunda ısrarcı. Hatta oyunlarında bile bebekleri anne ve babasının yanında yatırıyor. Her gece bizden önce yatağımıza kurulan veletten "Anne ben burda nennen" sözünü bu aralar çok dinledim...


Şimdiki ruh halim

Ne yapacağını bilmeden, onu mu yapsam, bunu mu diyerek hiç bir iş yapamayan biri gibi tutarsız...


BİR DE TARİF VEREYİM BARİ.....


AKDENİZLİ ÇÖREK

HAMUR

3su bardağı tam buğday unu
1 paket YUVAMAYA
1 tatlı kaşığı tuz
1/2 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı su

İÇİ

100 gram beyz peynir
2 diş ezilmiş sarımsak
1 yemek kaşığı ince kıyılmış biberiye yaprağı
tuz, karabiber, pul biber

ÜSTÜ

1 yumurta
haşhaş tohumu, çörekotu,susam

Hamur malzemesini karıştırarak 8-10 dk yoğurun. Üzeri örtülü olarak 30 dk dinlenmeye bırakın. Hamurdan 12 beze ayırın ve yine aynı koşullarda 30 dk dinlendirin. Bir yandan iç harcı hazırlayın. Dinlenen bezelere çörek şekli verin, içini koyun ve kapatın. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizerek 1,5 saat üzeri örtülü olarak ılık bir ortamda dinlendirin. Süre sonunda çöreklerin üzerine yumurta sürerek tohumları serpin. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 15 dakika pişirin.

23 Ocak 2013

TELEVİZYON ÇOCUĞU...FAVA


Bu gün hiç işim yok gibi. Dünden yemeğim vardı. Onu yeriz bugün. Çamaşırları da gece bir çırpıda katlayıp yerleştirdim. Alınacak satılacak bir şey de yok. Gün elim elim üstünde oturma günüdür. :)) Böyle günlerde tamamen "oğlumun anası" modunda olup, zamanımı tamamen ona ayırıyorum. Eee bu yazıyı nasıl yazıyorsun derseniz şimdi ona bir oyun kurdum ve yanımda onunla oynuyor. 

Çocukluğumdan beri gündüz televizyon izleme alışkanlığım hiç olmadı. Hamilelikti, bebekti derken üç senedir evdeyim ancak bir kere bile aklıma gelip de televizyonu açmış değilim. Hamilelikte sıkıntıdan patladığım bir kaç gün olmuştu hatırladığım; ancak şu televizyonu da bir açayım da vakit geçsin demek aklıma gelmedi... Babam, annem ve kardeşlerimle akşam bir araya toplanınca bugün şunu yaptık, bunu yaptık diye sırayla anlatmaya başlardık. Ardından babam önderliğinde ilmi, zihni, tasavvufi sohbetler... Televizyona pek sıra gelmezdi... Hep beraber izlediğimiz şeyler de vardı tabii... Hatta o günleri sevgiyle hatırlıyorum... Denk gelirsem aynı yayınlara, yüzümde kocaman bir tebessümle izliyorum... 

Lise, üniversite yıllarımda popüler olan bazı diziler vardı. İkinci Bahar falan gibi. Hiç takip etmediğim için arkadaşlar arasında dizi ile ilgili espiriler, yorumlar yapılırken ben bir kenarda zengin arkadaşlarının marka muhabbetleri arasında sıkışmış fakir ama gururlu Türk filmi kızları gibi kendimi ezilip, büzülmüş hissederdim...

Açıkçası geçmişte ve şu an, televizyonun hayatımda pek yerinin olmayışının bir eksikliğini hissetmiyorum. Vaktimi daha değerli ve faydalı şeylerle geçirdiğim için memnunum zira. 

Şimdi oğlum da böyle olsun diye çabalıyorum. Mümkün olduğunca sınırlı saatler içinde izlemesine izin veriyor ve onu oyalayacak aktiviteler icat ediyorum... Bugün de öyle bir gün. Sabahtan beri beraber epey iş yaptık. Yeni yıkanan çamaşırlarımızı astık. Beraber portakal suyu sıktık, içtik. Resim yaptık. Oyun oynadık. Şimdi de kitap okuyup öğle uykusuna yatacağız. Daha doğrusu o yatacak. Ben de epeydir ihmal ettiğim kütüphanemi bir yerleştireyim, altını üstüne getireyim istiyorum...

Eee bu kadar muhabbetin yanına meze gerek, çerez gerek :))

Fava sevdiğim bir meze. Bakla yemeğini pek sevmiyorum. Baklanın o tüylü yapısına pek ısınamadım ne yalan söyleyeyim. Ben de baklanın nimetinden böyle faydalanıyorum...

Sevgiler...

FAVA

MALZEMELER:

500 gr kuru bakla
2 adet orta boy kuru soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
1 demet dereotu
1/2 limonun suyu
Tuz

YAPILIŞI:

Geceden ıslattığınız baklaları, ertesi gün hafif haşlayın. Suyunu dökün. İnce doğranmış kuru soğan, zeytinyağı, ince doğranmış dereotu, tuzu da haşlanıp suyu süzülmüş baklalara ekleyip üstünü geçecek kadar su ilave ederek kısık ateşte ara ara karıştırarak pişirin. Baklalar iyice piştikten sonra limon suyunu katın. El blendırı ile muhallebi kıvamına gelene kadar ezin. İstediğiniz bir kalıba alarak soğumaya bırakın. Bir gece buzdolabında bekletirseniz daha şahane bir sonuç ortaya çıkıyor. Daha sonra dilim dilim kesip, dereotu ile süsleyip servis edin.

Afiyet olsun...

22 Ocak 2013

GAZİANTEP GEZİSİ...ÜÇLÜ SARMAL EKMEK


Selamlar sevgili dostlar....

Şu sıralar okula giden öğrenciler gibi şen ve mesudum... Tatil yaklaştı ya...Sömestre tatili süresince ben de evden çalışma işine ara vereceğim... Bir eve sığamamalar, oradan oraya deli gibi koşturmalar... 

Gerçi bu aralar hastalık ustalık işleri, aldığım üzücü haberler boy boy ama, bir güç kuvvet veriyor Allah...

Kısa bir Gaziantep gezisi de bizi bekliyor önümüzdeki günlerde. Tur firmalarıyla değil de kendimiz bir program yapmaya karar verdik. Şimdilerde gidilecek, alınacak, yenilecek listesi hazırlayıp, program yapma derdindeyim harıl harıl. Zira gün sayılı, görülecek yer de çok olunca programlı dolaşmakta fayda var. Tavsiyeleriniz varsa beklerim vallahi... Ben de bol fotoğrafla güzel bir anlatımla dönerim :))

İşte bu telaşe memurluğu günlerine bir de şu ekmekçiği sıkıştırıverdim...

Tarif Teslime Mahmutoğlu'nun Ekmek ve Yemek Tarifleri kitabından. Bu kitabı 2008 yılında satın almıştım. Severek bir çok tarifi denedim. Teslime Hanımla da bir ISO 22000 eğitiminde bizzat tanışıp sohbet etme fırsatı yakalamıştım.

ÜÇLÜ SARMAL EKMEK

Malzemeler:

1 paket instant maya
500 gr un
1 yemek kaşığı toz şeker
1 su bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı tuz
2 yemek kaşığı tereyağı
1 yumurta

Üzerine sürmek için

2 yemek kaşığı süt
Susam
Çörekotu
Haşhaş tohumu

Yapılışı:

Bir kapta, hamur malzemesini karıştırıp 5-6 dk. yoğurun. Bu arada fırını çalıştırıp ılıklaştırın. (40 C) Ilınmış fırına hamuru ağzı açık olarak koyun ve 40 - 50 dk mayalanmaya bırakın. Süre sonunda hamur iki katına çıkmalıdır.

Süre sonunda hamuru unlanmış tezgaha alın. 3 eşit parçaya bölün. Elinizle yuvarlayıp uzatarak eşit boyda üç sopa elde edin. Sonra üç sopayı da birbirine saç örgüsü misali dolayarak yağlanmış bir kek kalıbına yerleştirin. 





Kek kalıbındaki ekmeği ılınmış fırına tekrar koyun ve 2. mayalanma için 20-25 dk tutun.  20 dk sonra hamuru fırından çıkartın. fırının ısısını 220 Cye ayarlayın. Fırınınız ısınırken hamurunuz oda ısısında yavaş yavaş mayalanmaya devam edecektir.




Hamurun üzerine fırça yardımıyla süt sürün ve dilediğiniz gibi süsleyin. Ben haşhaş tohumu, susam ve çörekotu ile süsledim.



220 C ye gelmiş fırında 10 dk kadar pişmeye bırakın. Üzeri kızarınca pişmiş demektir.

Afiyet olsun....

20 Ocak 2013

ISPANAKLI PASTA


Merhabalar...

Evde hiç pasta yapmayı denememiş biri olarak, oğlumun PATTA isteğine daha fazla kulaklarımı tıkayamadım :)

Ben de en basitinden, en hafifinden, en besleyicisinden başladım şu pasta işine... Elimde bir avuç ıspanak, biraz havuç ve artmış bir çay bardağı çay vardı...

Öncelikle şu tariftekine uygun bir ıspanaklı kek pişirdim. İçine iki tane de havuç rendeledim farklı olarak. Keki düz bir kek kalıbında pişirdim.

Sonra kek soğuyunca kalıptan çıkardım. Bir bıçak ile kekin bir kenarını 5-6 cm kadar ikiye kestim. Daha sonra naylon bir ip yardımıyla keki enine ikiye böldüm. İpi bu kesiğe dolayıp iki ucunu çapraz ortada birleştirdim. Kekin her iki iç yüzünü bir çay bardağı çay ile ıslattım. arasına hazır pasta kreması ( evet hazır kullanmaya mecbur kaldım, üzgünüm...) sürdüm. Üzerine iri ceviz serptim. İkinci katı üzerine kapatıp kalan pasta kremasını sürdüm. en üstünü de çikolatalı sos ile kapladım :)


Afiyet olsun...


14 Ocak 2013

FIRINDA AJVAR SOSLU PALAMUT



Merhaba ve selamlar...

Balık en sevdiğim....

Her gün bıkmadan, severek yerim imkanım olsa. 

Ancak illa da deniz balığı olacak. Çiftlik balığını yiyemiyorum...

Denizle, balıkla harmanlanıp büyüdüğüm için sanırım bu sevgi...

Ailece balık avına aşinayız...

Bir hayalimi yazmıştım size burada... Balıkçı karısı olamadım; ancak eli olta tutanlardan  eşim ... Denizin, balığın değerini ve kıymetini bilenlerden...

Palamutun mevsimi geçti gibi aslında... Bu sene mevsiminde hem bol, hem de ucuzdu. Biz de epey yedik. Bir keresinde üzerine Ajvar sos sürüp, fırında pişirdim. Efsane oldu sonra... Eşim hala onu anlatıp durur eşe dosta. 

Ajvar sosu, kayınvalidem konu komşudan öğrenip bu sene kış için hazırlamıştı yazdan. Közlenmiş kırmızı biber, patlıcan, domates, kuru soğan ve sarımsak içeriyor...

Balığa da çok yakıştı hani...

Sevgiler...



13 Ocak 2013

ÇİĞ BÖREK








Merhabalar;

Tatil sabahı kahvaltılarda farklı şeyler yemek güzel oluyor. Tüm aile bir arada iken ne zamandır denemediğim ancak çok sevdiğim bu böreği erkenden kalkıp hazırladım...

Haftaya siz de deneyin...


Tarif Girit Yemekleri kitabından



Malzemeler:

Hamur için;

1 adet yumurta
2 yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı sirke (ben elma sirkesi kullandım)
3 su bardağı un
1 çay bardağı su
1 tutam tuz

İçi için;

300 gr kıyma
2 adet kuru soğan
1 tatlı kaşığı karabiber
1 çay bardağı su

Kızartmak için;

1 su bardağı sıvı yağ (ben zeytinyağı kullandım)

Hazırlanışı:

Geniş bir kaba koyduğunuz kıymayı, rendelenmiş soğan, tuz, karabiberi, yavaş yavaş su ilave ederek çatalla eze eze kıyma yumuşayıncaya kadar iyice karıştırın. Hamuru hazırlamak için unu eleyerek ortasını havuz gibi açıp, ymurtayı, yoğurdu, sirkeyi, tuzu ve suyu ilave edip sertimsi bir hamur yoğurun. Hamurunuzu küçük mandalina büyüklüğünde parçalara ayırın ve merdane ile yarım cm kalınlığında açın. Açtığınız hamurların yarısına hazırladığınız kıymalı harçtan 1 yemek kaşığı koyun, hamuru kapatın. Hamur ruleti ile kenarlarını keserek daha düzgün bir şekil verebilirsiniz. Hazırlanan börekleri kızgın yağda, orta hararetli ateşte çok koyulaşmadan kızartıp, yağı süzülene kadar bir kağıt havlu üzerine alın. Ilık olarak servis edin

11 Ocak 2013

FIRIN SÜTLAÇ





Selamlar çocuklar...

Daha evvel verdiğim "Anne Usulü Sütlaç" tarifini bir de fırında deneyin derim. 

Yapmanız gereken şey, sütlacı pişirdikten sonra kaselere paylaştırın. Sonra 1. fotoğrafta gördüğünüz gibi içine su koyduğunuz fırın tepsisine kaseleri dizin. 

Fırını 180 dereceye getirin. Sadece üst ızgarayı açın. Sütlaçlar kızarana kadar tutun. Burada  amaç sadece tatlıların üzerini hafif yakmak. Zaten pişmiş olduğu için çok uzun süre tutmaya gerek yok.

Afiyet olsun...

10 Ocak 2013

PORTAKALLI AYVALI KEREVİZ



Merhabalar.... Selamlar...


Kerevizle olan geçmişim pek de güzel değildir aslında... Bizler yetişirken annem aman çocuklar bol vitamin alsın derdiyle sık sık pişirirdi. İllada o sevmediğim şimdi bile hatırlayınca içimi kaldıran nohutlu, patatesli hali... Sonra bir gün işte burada anlattığım gibi  kerevizle aram düzeliverdi. 
Artık bizim evde her hafta mutlaka pişiyor ve afiyetle yeniyor. Ancak bu aşağıda sizlere takdim edeceğim şekli ise bir başka. Bence, zarif davet sofralarınızı süsleyecek bir zeytinyağlı seçeneği olmaya aday. Hatırı sayılır nice misafirler ağırlayacağınıza eminim...


Tarifi Kuzinede Kızaran Ekmek'in sayfasında görmüştüm. Ufak ekleme ve çıkarmalarla bizim ev halkının damak tadına uygun hale getirdim. 

Bence siz de deneyin...

Bu harika lezzetten aman mahrum kalmayın...

Hoşçakalın...



MALZEMELER: 

500 gr kereviz
1  adet ayva 
2 adet havuç
2 adet kuru soğan
5-6 diş sarımsak
1/2  limon suyu
2 adet portakalın suyu
Çay kaşığı ucuyla zerdeçal
Çay kaşığı ucuyla toz zencefil
Çay kaşığı ucuyla tarçın
Tuz
1 çay bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı kuş üzümü


YAPILIŞI:

Kerevizlerin kabuklarını soyun ve iri elma dilimleri şeklinde dilimleyin. Yarım limon suyu ile derince bir kapta bol su hazırlayın. Hazırladığınız kerevizleri bu suyun içine alın. Ayvaları da aynı şekilde dilimleyip limonlu su içine koyun. Havuçları temizleyip iri dilimler halinde kesin. Sarımsakları en fazla dörde bölün. Kuru soğanları iri iri doğrayın.
Zeytinyağını bir tencereye alın. Önce soğanları ve havuçları koyun.  Soğanlar pembeleşene dek kavurun. Sarımsakları ekleyin, kereviz ve ayvaları sudan çıkarıp tencereye alın. Üzerine portakal suyunu ekleyin. Sebzeleri beklettiğiniz limonlu sudan yarım bardak kadar alıp baharat ve kuş üzümünü de tencereye koyun. 20 dakika kısık ateşte pişirin. Kereviz ve ayvaların pişip pişmediğini arada kontrol edin. 

Afiyet olsun...


09 Ocak 2013

TEHDİT EDİLİYORUM... BALKABAKLI, CEVİZLİ, CRANBERRYLİ KURABİYE





Merhabalar;

Geçtiğimiz hafta sonu liseden bir arkadaşımın evine davetliydim başka bir lise arkadaşımla beraber. Lisedeyken yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, günlerimiz bol kahkahalı geçerdi. Şimdiler de üçümüz de evlendik, barklandık çoluk çocuğa karıştık. Çok güzel geçen zaman, su gibi aktı resmen...

Bu kurabiyelerin konumuzla ilgisi yok, arşivde yayınlanmayı bekliyordu sadece. Yalnızca şunu not olarak belirteyim ki yediğim en lezzetli kurabiyelerden biri diyebilirim...

Neyse bizim şamatacı kızlar benim yazılarımın sıkı takipçisiymiş, hiç bilmiyordum. Hatta arada abartmanın dozunu kaçırınca beni ele vermekle bile tehdit ettiler...

Canları sağolsun canlarımın.....

:))

Tertemiz PINAR'lardan su için, sağlıklı beslenin...

 ESEN kalın.... 


BALKABAKLI, CEVİZLİ, CRANBERRYLİ KURABİYE

MALZEMELER:

Sıvıyağ (Ben zeytinyağı kullandım):1/2 su bardağı                 
Toz şeker:3/4 su bardağı                
Vanilin:1 paket                           
Yumurta:1 adet                             
Balkabağı püresi (hafif haşlanmış):1 su bardağı                     
Un:1 1/4 su bardağı un           
Kabartma tozu:1 paket                          
Karbonat:1 çay kaşığı                        
Tuz:1/2 çay kaşığı                   
Cranberry (bir çeşit yaban mersini aktar ya da büyük marketlerde bulabilirsiniz):1 su bardağı                       
Tarçın:1 çay kaşığı                       
Tam buğday unu:1 su bardağı                       
Ceviz:1/2 su bardağı               

HAZIRLANIŞI:

Öncelikle fırını 170 C'ye ayarlayın. Geniş bir kapta toz şeker ve zeytinyağını iyice çırpın. Sonra vanilya, yumurta ve balkabağı püresini ekleyin. Ayrı bir yerde un, kabartma tozu, karbonat, tuz ve tarçını karıştırıp, yumurtalı karışıma ekleyin. Ve iyice karıştırın. En son Cranberry ve cevizi de ekleyip bir kaşık yardımı ile karıştırın ve yağlanmış tepsiye karışımdan 1 dolu yemek kaşığı kadar alıp koyun, önceden ısınmış fırında 12-15 dakika kadar pişirin.  

Afiyet olsun.





03 Ocak 2013

PİRELİ DALYAN KÖFTE :)




Ah şu canım Türk Filmi klasikleri... Doğuz bin doğuz yüz... diye sırıtarak altın sayan kardeşler ve bir köşeden başlayan "Kekliğimin kafesi, mis kokuyor nefesi" türküsü :) Ama en güzel replik illaki de "Pireli Kebap"... Hatırlamayan, bilmeyen yoktur. Eskiden sayıları azdı belki izlenecek şeylerin. Yüz kere bin kere izlerdik aynı şeyleri hiç sıkılmadan. Şimdi onlarca kanal ve yüzlerce seçenek arasında izlenecek bir şey yine yok, yine yok... O yüzden televizyonu hiç izlemez oldum. 

Bu tarifi yazmak için bilgisayarımın başına oturunca nedense bu film ve onu kardeşlerimle beraber izlediğimiz günler geldi aklıma, hey gidi günler hey...

DALYAN KÖFTE

Malzemeler:

KÖFTE

500 gr kıyma
1 su bardağı galeta unu
1 adet kuru soğan
1 yumurta
Tuz, karabiber, kimyon

İÇ HARCI

2 adet havuç (haşlanmış)
1 su bardağı bezelye (konserve ise haşlamadan, çiğ ise yarı haşlanmış)

SOSU 

3 adet domates rendesi
1 yemek kaşığı domates salçası
1/2 su bardağı zeytinyağı
Tuz, karabiber

HAZIRLANIŞI:


Kıyma, yumurta, soğan, galeta un ve baharatları derince bir kapta karıştırıp iyice yoğurun. Buzdolabında yarım saat dinlendirin. Süre sonunda köfte hamurunu elinizle bastırarak dikdörtgen şeklinde yassılaştırın. (2-3 parmak kalınlığında) . Ortasına haşlanmış havucu bütün olarak ve haşlanmış bezelyeleri koyun. Elinizi ıslatın, kıymanın iki uzun kenarını karşılıklı kaldırıp ortada birleştirerek,üstünü kapatın. Üzerine biraz sıvıyağ sürebilirsiniz.Önceden ısıttığınız 200 derece fırında köfte kızarana kadar pişirin. Köftenin üzerine sosunu dökerek tekrar fırına koyun,5 dakika sonra fırından çıkarıp dilimleyin, yanında patates püresi ile servis yapın.
Sosun hazırlanması: Zeytinyağında, salça ve rendelenmiş domatesi kavurun, üzerine sıcak su ve tuzunu ekleyip bir taşım kaynatın.
Afiyet olsun