Öze dönüş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öze dönüş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2015

NARENCİYE SİRKESİ ETAP 3



Selamlar sevgili dostlar;

Narenciye sirkemizin 3. aşamasını nihayet kaleme alıyorum. Sağlık sebepleriyle yazma işi sarktı bu sefer. Umarım bana güvenip de başlayanları yaya bırakmadım. Mahcup olurum doğrusu...

Neyse "Sağlık olsun" deyip anlatıma geçeyim :)

Kısaca özetliyeyim en başından. Temiz 5 litrelik bir cam kavanoza limon, portakal, mandalina kabuklarımızı, üzerini örtecek kadar suyu, bir avuç nohut, bir avuç bulgur, 2 yemek kaşığı toz şeker, 1 çay bardağı sirke koyuyoruz. 15 20 gün boyunca tülbent bağlı bir şekilde her gün tahta kaşıkla karıştırarak olgunlaşmasını bekliyoruz. 





Kabuklar iyice dibe çöküp, koku keskinleşene kadar karıştırma işlemine devam ettik. 





Evet... 3. aşama olarak Kabukları, bulgur,nohut vsyi süzüyoruz.

Yine temiz bir cam kavanoza ince bir tülbentten tüm kabuk vsyi süzüyoruz. İçine 2 yemek kaşığı irice tuz atıp karıştırıp yaklaşık 40 gün kuytu ve serin bir yerde ağzı sımsıkı kapalı bekletiyoruz.

Ben Mayıs'ın ilk haftasına kadar tutmayı planlıyorum. Dibinde biriken tortu gittikçe belirginleşiyor ve üst kısmı berraklaşıp şeffaflaşıyor gün gün.




4. ve son aşamada görüşmek üzere...

Hoşçakalın...

02 Nisan 2015

NARENCİYE SİRKESİ 2. AŞAMA


Selamlar sevgili dostlar.

Evde kendi sirkemizi yapmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. İlk bölüm için burayı okuyabilirsiniz.

İlk bölümde bahsettiğim gibi sirkeyi oluşturacak malzemeleri kavanozumuza koyduktan sonra iki hafta boyunca hergün tahta bir kaşıkla malzemeleri karıştırdım.

İlk hafta su bulanıklaştı ve narenciye kokusu keskinleşti. İkinci hafta yavaş yavaş kabuklar dibe çökmeye başladı, su bulanık ve tortulu bir hal aldı. Üst yüzeyde beyaz kaymak tabakası oluştu ve koku keskin ve ekşimsi oldu.

Ben bu hafta sonu yani 3. hafta bitince süzme aşamasına geçmeyi planlıyorum. Zamanı gelince sizinle de paylaşacağım.

Şimdilik bendeki havadisler bu kadar.

Selamlar efem...

21 Mart 2015

BENİMLE SİRKE YAPAR MISINIZ?


Merhaba sevgili dostlar;

Bu hafta sonu epeydir niyetlendiğim bir yazıyı yazmak istedim. Beraber narenciye sirkesi yapalım konumuz :) Daha önce ufak çaplı denemelerim oldu ancak yazıp fotoğraflamadım hiç. Şimdi fotoğrafladım ve aşamalarını sizinle paylaşayım diyorum. Hatta belki benimle sirke yapmaya niyetlenip başlayanlar da olur diye düşündüm.





Malzemelerimiz çok basit.

Öncelikle geniş hacimli cam bir kavanoz. Ben 5 litre kullandım. Sıktığınız, soyduğunuz limon, portakal, mandalina kabuklarını atmayın. Tabii önce iyice yıkanmış olmalı. Bunları kavanozumuza koyuyoruz. İçine bir avuç nohut, bir avuç bulgur, 2 yemek kaşığı toz şeker, 1 çay bardağı sirke koyuyoruz. Üzerine de aldığı kadar temiz içme suyu.

Sonra kavanozumuzun ağzını bir tülbentle örtüp bağlıyoruz ki hava alsın, fermente olsun ama şaraplaşmasın diye.

Yaklaşık 15 gün boyunca tahta bir kaşıkla her gün şöyle bir karıştırıyoruz.




Şimdilik ben her gün karıştırma aşamasındayım.

Sonra kavanozumuzu ışık almayan serin ve loş bir yere koyuyoruz. Ben etrafına kalınca bir bez örttüm ve mutfak tezgahımın üstüne koydum, baş köşeye :)

Zamanı geldikçe size diğer adımları da yazacağım.

Selamlar, sevgiler...

25 Nisan 2014

DOĞAL KİŞİSEL BAKIM DENEMELERİM... GÖZ ÇEVRESİ BAKIMI




Merhaba can dostlar;


Geçen yazımda başladığım ancak bir türlü sonunu getiremediğim ve devamını yazacağım diye söz verdiğim yazı nihayet karşınızda.

Doğal yollarla ve tamamen doğal malzemelerle güzelleşmek, bakımlı olmak ve sağlıklı bir cilde sahip olmak gayet kolay. Hem sağlıklı, zehirsiz ve gayet de ekonomik.

Bitmiş bir bilyeli ucu olan göz bakım jeli şişesini iyi ki saklamışım. :))

Gelelim tarife...

3 ölçü nar çekirdeği yağı (soğuk sıkım)
1 ölçü kayısı çekirdeği yağı
1 ölçü susam yağı
1 ölçü saf zeytinyağı
Eğer karışım güzel koksun isterseniz 10 damla kadar gül yağı...


Bu kadar kolay. Ben azar azar hazırlayıp, bitince yeniden karışım hazırlama taraftarıyım.

Kullanmadan önce iyice çalkalamak gerekiyor.

Haftada 2-3 sefer göz çevresine sürebilirsiniz. Parmak uçlarınızla da masaj yaparak yedirin cildinize. Ben dudak çevreme de sürüyorum. Genelde banyo sonrası uyguluyorum. Gül kokusu da çok naif bir hava veriyor, tavsiye ederim...


Selamlar, sevgiler







10 Nisan 2014

DOĞAL YAŞAMA ŞEYSİ....



Yaş 30'u geçti bende... Sizde nasıl?

Matematiksel hesap yapınca hal böyle ancak ben sanki kendimi bildim bileli hep aynı yaştayım. Hep 30... Hep olgun, vakur, ağır... Lakabım da "ağır kız" idi uzun yıllar :))

30'un ilk yarısındayım, pek fark hissetmedim geçen yıllara bakınca; ancak 35'ten sonrayı çok merak ediyorum. :))

33 yıllık hayatım boyunca hep doğanın, doğallığın, doğal olanın peşinden koştum. 

Sokaklardaki yer karolarının arasından fışkırmış otlara aşık olup onları bile suladım. O nedenle ağacı sevmeyen, onu "üç - beş" diye küçümseyeni sevmedim hiç. Allah'ın değer verip vücuda getirdiğine saygı duyup, hayran olmamak imkansız.

Doğal davranan, yapmacıksız, içini görebildiğim insanları seçmeye çalıştım hep çevreme. Az ve öz...

Doğal olmayı da bir o kadar sevdim. Sürprizlerim yoktur, bana güvenebilirsiniz gözünüz kapalı. İyi bir insan mıyım, onu çevremdekilere sormak daha doğru ; ancak doğal, içimden geldiği gibi, açık, yalın ve sade bir insan olduğum şüphesiz. Bir gün öyle bir gün böyle değilim... Belki sıkıcı bile biraz .

Heh işte doğal olmanın bir başka yönü var ki o da fiziksel doğallık :))

Konumuz da bu zaten.

Bebeklikten çocukluğa geçişten itibaren doğal beslenme, giyinme ve yaşama dünyasına adım attım. Annem kırk yılda bir heveslenip oğlumun tabiriyle "paketli ürünler" i satın alsa bile babam karşı çıkardı muhakkak. Yedirmezdi. 

Bol et, meyve, sebze, süt ve baklagil yedik. Bir subay olan ve prensiplerinden ödün vermeyen babamın sofrasında onu yemem, bunu beğenmem deme ve yemek seçme hakkımız yoktu. Pazı, ıspanak, pırasa ve bakla... Öğürerek de olsa o tabak bitecek... Anneciğim de en güzel, en sağlıklı yemekleri ve makul aralıklarla kekimizi, kurabiyemizi pişirdi.

Neredeyse liseye gidene kadar haftada 1 adet çikolata alıp onu 5'e bölerdik. İlk hamburgerimi lisede yedim. 1 kutu kolayı tamamen bir içişte de sanırım üniversitede bitirmiştim. Ondan önce hep yarım...

Annem master hayatımın sonuna kadar her gün sağ olsun içi bol marullu sandviç hazırladı, yanına da bir meyve...

Falan da filan...

Ben de şimdi oğlumu öyle büyütüyorum, siz de öyle yapın olur mu?

İtiraf edeyim iş hayatıyla beraber biraz sapıttım. Hazır ürünler, dışarıda yemek, abur-cubura merak, hareketsiz saatler, yorgunluk, iş stresi kilo almama sebep oldu. Evlilik ve doğum sonrası iyice ipin ucu kaçtıydı. Neyse ki onu da kontrol ediyorum ve eski doğal yaşantıma dönmeye çalışıyorum çok şükür... Bildiğim ama uygulayamadığım, uygulamaya üşendiğim, unuttuğum, kolayıma gelen nice şey var.

Bu sene 10 kg verdim, kendime daha çok vakit ayırdım. Ruhumu besledim.

İlk makyajımı yaptığım günü hatırlıyorum da :)) Üniversite birinci sınıftaydım. İlk makyaj malzemem beyaz bir göz farı, rimel ve mavi bir göz farıydı. Denemek için sabırsızlanmış ve sürüp fakülteye gitmiştim. Ben arkadaşlarımdan "Aaa ne güzel olmuşsun" demelerini beklerken görenler "Ne oldu hasta mısın? " demiş, kimileri de sadece yüzüme bakmıştı anlamsız. Artık nereme nasıl bir boya sürdüysem hasta, yorgun ve komik görünüyordum :))

Epeyce bir sürede yapmadım makyaj. 

Sonra kulakları çınlasın, gözlerine bir hareketle kalem çeken, kirpiklerini tek tek ok gibi rimelleyen, koyu far nereye, açık far nereye sürülür bilen dostum bana da öğretti yavaş yavaş. 

Yine de çok makyaj yapmayı sevemedim. Hala da öyle...

Saçlarımı da üniversite son sınıfta mavi-siyah renge boyadım ilk olarak. Bir kere de düğünden önce. Sanırım arada bir ya da iki kez daha... Genelde kına yaktım. Şimdi onu da bıraktım, gri teller belirdi üç beş.

Hal böyleyken  kremlerim, nemlendiricilerim, losyonlarım, toniklerim, maskelerim olmadı. 

Ancak doğum, yaş ve yaşam koşulları cildimin ve saçlarımın tazeliğini etkiliyor doğal olarak. Sadece sağlıklı beslenme, temizlik, mutluluk yetmemeye başlıyor. Takviyelere gereksinim duyuyorsunuz zamanla. (Mutluluk ve huzurun da güzellik için çok gerekli olduğuna inanıyorum.) 

Ben de doğal çözümler üretmeye giriştim. Yıllardır uyguladıklarım ve yeni geliştirdiklerimle.

İşte bugün doğal cilt bakımı yöntemlerimi yazacaktım size ama çok konuştum ona sıra gelmedi...

Kızmayın ne olur. Bir sonraki postta yazacağım söz...

Sevgi, selam ve sağlıklar....

29 Mart 2014

DOĞAL EV KİMYASALLARI DENEMELERİM...ÇAMAŞIR YUMUŞATICIMIZI KENDİMİZ YAPALIM



Selamlar;

Doğal ev Kimyasalları denemelerim devam ediyor. Geçen postta bulaşık makinesi koku gidericiyi anlatmıştım. 

Hayatımdan ilk çıkarmak istediğim zehirlerden biri de çamaşır yumuşatıcısı. Son durulama suyu ile birlikte makine alıyor ve çamaşırlarda tüm kimyasal kalıyor.Bir daha durulama yapmıyor...

Kafaya taktığımdan mıdır nedir kokusu da son zamanlarda beni rahatsız etmeye başladı. Hamileyken de böyle olmuştum. Reklamlarda muhteşem diye anlatılan koku ben de iğrenç bir mide bulantısı hissi oluşturuyordu.

Kokusuz bebek için olanları da kullandım ama, yok sinmedi yine içime. Bir kaç kez yumuşatıcı kullanmadan yıkama yaptım, bu sefer de kazık gibi çıktı çamaşırlar. Hele yünlüler, eşimle sıkı bir tartışma da yaşadık bu kazık gibi kazaklar yüzünden..

Yine bir kaç farklı site, pinterest araştırmam sonunda en basit, maliyetsiz ve sıfır riskli bir formülü seçtim. Formül dediğime de bakmayın çok basit bir yumuşatıcı muadili :))

İhtiyacımız olanlar 

1 kahve fincanı elma sirkesi (üzüm sirkesi gibi renkli sirkeler çamaşırı zamanla yıpratabiliyor. Bu nedenle beyaz sirke - elma- kullanmalısınız. Ucuz bir tane işinizi rahatlıkla görür)

1 kahve fincanı sirkeyi 1 su bardağına tamamlayacak kadar çeşme suyu

Bir kaç damla hoş kokulu, hoşunuza giden uçucu yağ. (Uçucu yağı aktardan alabilirsiniz. Kullanmasanız da olur.)

1 yemek kaşığı karbonat

Eveet bir su bardağına bir yemek kaşığı karbonatı dökün ve biraz su ile eritin. Üzerine 1 kahve fincanı sirkeyi dökün ve karışımı su ile bir su bardağına tamamlayın. En son olarak da bir kaç damla sevdiğiniz bir uçucu yağdan damlatın. 

Ben farklı farklı yağları denedim. Portakal, gül, menekşe ve sandal ağacı kokularını en çok beğeniyorum. Bu esansları kullanmasanız da olur. 

Sonuca gelelim...

Çamaşırlar makineden çıkınca miss gibi bir koku yayılıyor önce. Sirke kokusu kesinlikle yok, yumuşaklığı ideal...

Esans kokusu belli belirsiz; ancak seneler seneler öncesinden hatırladığımız o elde yıkanıp güneşte kurumuş tertemiz hissi uyandıran tanıdık koku ön planda...

Zehirsiz, yumuşak ve naif kokan çamaşırlar...


NOT: Son 5 denememde karbonat kullanmayı bıraktım. Çünkü kendi çamaşır deterjanımı kendim hazırlamaya başladım. Onun içinde karbonat olduğu için yumuşatıcıya koymuyorum. Aklınızda bulunsun.

28 Mart 2014

DOĞAL EV KİMYASALLARI DENEMELERİM... BULAŞIK MAKİNESİ KOKU GİDERİCİ



Selamlar sevgili dostlar;

Dünyamız kirleniyor, çünkü biz insanoğlu kirlendik. Masumduk, saftık, birbirimizi severdik... Şimdi ise bırakın bir başkasını sevmeyi, kendimizi bile sevmez olduk... Kendini sevmeyen, saygı duymayan bir başkasını, ülkesini, dünyayı sevebilir mi? Ya yaratıcıyı?

Hayır...

Abartıları, uçları oldum olası sevemedim... Basit, sade, doğal... Hatta iş başvuruları için hazırladığım CV imde bile "Doğal olanı ve doğal olmayı severim." yazmıştım ilk gençlik yıllarımda :))

Şimdilerde hayatımdan bazı yükleri çıkarma peşindeyim. En basitinden en karmaşığına; gerçek güzellikleri görmeme engel olan şeyleri daha basit, doğal ve dertsiz haliyle değiştiriyorum...

Size verebileceğim basit bir örnek ise - bunca felsefik cümleden sonra komik gelmesin- bulaşık makinesi koku gidericisini söktüm attım hayatımdan. Bir kaç kere satın aldığım deterjanın yanında hediye gelmişti. Kokusu ilk zamanlar güzel geldi ancak sonra bardak, tabak yemek yerken hep burnuma koktu...

Ancak balık, yumurta gibi proteinli bulaşık artıkları makineyi kokutuyor ve bazen yıkanmış mutfak gereçlerinde bile bu koku kalıyor gibi geliyor bana...

Bir yerlerde  görmüştüm bir zamanlar bunu... Sıktığım limon kabuklarını makinenin çubuklarına saplıyorum... 3-5 tane koyduğum bile oluyor bazen. Hem makinam doğal bir yolla missler gibi kokuyor, hem de yıkanan kap-kacak daha bir parlak çıkıyor.

Bilginize...

Bu aralar doğal çamaşır yumuşatıcı, bulaşık/ çamaşır deterjanı ve cilt bakımı denemelerine yoğunlaştım. Elde ettiğim sonuçları sizinle de paylaşırım...

Sevgiler